Translate

12 Ağustos 2010 Perşembe

ah neşem yeter!

tıbbın önünde oturup beyaz önlüklü insanları izleyip, teomanın doktor şarkısını bağıra çağıra söyleyip yanlızlığın dibine vursamda sevildiğimi biliyorum :)
tanrı güzel gülmemi sağlayacak güzel insanlar çıkarmaya devam etsin karşıma ve pia...

9 Ağustos 2010 Pazartesi

yalan mı?

hani küçükken herkes seni seviyor zannedersin. sonra ergenlik çağına girince insanların seni kafanda büyüttüğün kadar da sevmediğini görürsün. sonra birden pat! derin bir bunalıma girersin. fuck of!, hate, kan, öfke ve kin kelimeleri ayrı bir cazibeli gelir sana ve bilindik ''kimse beni anlamıyor çok yanlızım'' tripleri.

işteeeeeeeeeeee bu bunalımdan sonra hayata nasıl geri döndüğünüz ve insanlıkla nasıl barıştığınız çok önemlidir. o sırada uyguladığın tutunma taktiğin senin hayat yolunu belirliyor ve nasıl başlarsa öyle gidiyor.


HAYAT Kİ İÇİNE BATTIĞIMIZ BİR BOK ÇUKURUDUR ASLINDA

ehe şaka şaka :)

8 Ağustos 2010 Pazar

olmadı baştan...
yok hiç olmadı en baştan...
güzel bir müzik çalsa, tam ritmini bulsa ellerim kelimelerle, kelimeler de zihnimle o zaman güzel bir dans çıkar sanırım ortaya.
yazmak dolaşım sisteminizin düzgün çalıştığının bir göstergesidir. 
önce kararsız kalırsınız varlık ile yokluk arasında. sonra gitmekle kalmak arasında. sonra konuşmakla susmak arasında. sonra bir süre sessizliği seçtikten sonra içeriye bir melodiyle birlikte sıcak birşey akar. öyle bir sıcaklıktır ki o an herşey siyah-beyaz olur ve sonra insanlar, nesneler teker teker rengini bulur. onları teker teker siz boyarsınız. bazen ortaya çıkan manzaraya kahkahalarla gülersiniz ve bazende susup ağlarsınız. işte yazmak o an ortaya çıkan manzaraya vermiş olduğunuz tepkinin bir sonucudur. eğer o an o tepkiyi vermezseniz her yeriniz uyuşmaya başlar.
umarım güzel renklere boyarım dünyayı ve güzel cümleler kurarım mandalina kokusu eşliğinde.
 yeni bloga hoşgeldiniz. :)