Translate

22 Kasım 2013 Cuma

Bunu Blogumda Paylaşabilirim. Hürriyet Benim.


Hürriyet; gündeme dair cesur bir projeyle karşımızda. TBWA\ISTANBUL'un hazırladığı proje kısa zamanda oldukça ses getirdi. Din, dil, ırk, cinsiyet ayırt etmeden bireysel özgürlükleri konu alan projenin amacı Türkiye'nin dört bir yanından insanların hürriyetlerini dile getirmeleri ve seslerini duyurmaları...

Bu proje katılımcıların kendi hürriyetlerini anlatmaları için tasarlandı, katılımcılar videolarını oluştururken ilham versin diye de bir film hazırlandı.

Hürriyet, herkesi kendi hürriyet cümlelerini yazmaya ve hürriyet şarkılarını yaratmaya davet etti. Kullanıcılar içinde kendi fotoğraflarının da olduğu hürriyet filmleri yaratabiliyor ve bu filmleri sosyal medyada dilediğince paylaşabiliyor. Ayrıca seçtikleri mesaj ve fotoğraflarından oluşan bannerı hurriyet.com.tr sayfalarında yayınlanıyor. Kısaca proje tamamıyle interaktif bir proje olarak kurgulandı. www.hurriyetbenim.com üzerinden ilham verici videoyu seyredebilir, kendi video ve bannerınızı yaratabilirsiniz.

"Hürriyet Benim" filmi, daha TV’ye çıkmadan viral olarak sosyal medyada gösterildi ve çok kısa sürede yayılarak; sosyal medyada konuşulmaya ve paylaşılmaya başlandı. Kullanıcıların katkılarıyla yapılan klipleri Twitter'dan #hürriyetbenim hashtag'iyle takip edebilirsiniz.

Ben de kendi videomu oluşturdum ve benim için hürriyetin ne demek olduğunu anlattım. İzlemek için;
http://hurriyetbenim.hurriyet.com.tr/video.aspx?k=WT0YRHZMGNT



Bir boomads advertorial içeriğidir.

19 Kasım 2013 Salı

akşam güneşi düşleri



Akşam güneşinin dokundurduğu her şeyi güzel ve huzurlu kılması gibi bir sihri var bence. Her gün akşam güneşi eşliğinde kulağımda onlarca güzel müzikle yürümeyi seviyorum. İçime, saçlarıma, gözlerime dokundukça güzelleşiyorum. Beni iyi veya kötü hissettiren düşünceleri güneşe tutuyorum. Kötüler güzelleşiyor,iyi olanlar ise katlanarak bana geri dönüyor.  Bugünkü yürüyüşümü paylaşmak istedim sizinle. Belki bir gün birlikte buralarda adımlar atar, güzelleşiriz diye.

Bir de bunu unutmadan buraya(tıkla) bırakayım.














15 Kasım 2013 Cuma

Dünya Badem Günü

'Bende Özledim' dizisi tam da gününde bence. 'Tam'da olmuş bir dizi. Her cuma severek ve beğenerek izliyoruz. Haftanın yorgunluğunu atıyoruz falan. ımmmh yanaklarından makas al, öp.

Aylaklık ne şahane şeymiş. Diyorum ki şimdi kendimi boşuna yemiş bitirmişim  bunca zaman 'hemen iş iş iş' diye. Bir kere hemen iş güç koşturup insanların ortasında bulmayacağım kendimi. Sabah kahvaltısını hazırladığım için çocuk gibi sevinen anneciğimle şahane dakikalar yaşıyoruz mesela. Kahvaltı keyfi ile başlayıp kahve keyfi ile sabah faslını sonlandırıyoruz. Aylağım gibi öğlene kadar uyuduğum yok 8:30'da zınk uyanıyorum. Günü kaçırmak hata çünkü. Spordu, yazıydı, dersti derken gün geçiyor zaten. Uzaktaki dostlarla sohbet muhabbet derken.

Sağlıklı yaşama taktım. Bahçem olsun organik meyve sebze yetiştireyime kadar gittim. Kararlıyım hacı yapıcam. Kefir yapıyoruuum been hey gidi heey. Onu da yapamam mı sandın? Ya bu arada sahilde yürürken bir amcaya rastladım bugün almış kitabını, almış birasını vay arkadaş bir keyifler bir keyifler. Gülümsedim. O da bana gülümsedi. Sahil kasabasında oturmakta böyle bişey sanırım dedim.

Kafamı dinliyorum ben bolca. Kendimi unutmuşum onca stres, savaşın ortasında. Kendimi hatırlıyorum. Bakım yağları, spor, diyet, güzel kitaplar, filmler, müzikler de sağolsunlar bana yardımcı oluyorlar. Kendimi hatırlamam için şu sıralar dosta falan ihtiyacım yok. Bu başka bir şey çünkü. Ben kendime bir evren kuruyorum. Sağlam, korkusuz bir evren olmalı bu bir de bağımsız. Çünkü bir sabah uyandığımda fark ettim ki neyden korktuysam başıma geldi ve hayat o kadar da kötü değil. Hatta o zamanlar hayal ettiğim düzenden daha mutluyum. Olsaydı bu kadar olmazdım sanırım.

Annem uyandırdı aslında beni de. Dedi ki bana ''çok şanslı zamanlar geçiriyorsun. bak kaç senedir uzağında olan kızın yanında. belki  yine gidecek bir yerlere mutlu olmana bak dedim kendime'' gülümsedim. 'evet ya' dedim. evet.

İnsan kendisini unutmaya başladığında boşluklar oluşuyor içinde o boşlukları da bir bağımlılıkla dolduruyorsun. Yemek, insan, içki bla bla sen doldurabilirsin içini.

Ama ben istedim ki ne ben unutayım kendimi ne de başkaları unutsun. Hatta hatırlatalım karşımızdakine, yardımcı olalım. Saçma sapan bağımlılıklara ve duygulara sürüklemeyelim birbirimizi.

Ben küçükken de hep oyunlarda ne kural konduysa ona uydum. Sonra kural koyanlar bir bir gittiler. Kime güvendiysem onun dediğine uydum. Duvarında  ''sadece sizin söylediklerinize inandım''  yazan Fikrim Bar'a sevgiler bu arada. Ama hep unuttum önce karşındaki değil sen gelmelisin kuralını. Unuttum işte. İnandım ya da karşımdakine, dostuma, sevgilime... İşin komik yanı bundan sonra akıllanır mıyım o da muamma. Ama bildiğim bir şey varsa da hep yarım bırakıldım. Neyin sözünü verdiysem kendimi öldürerek sahiden iki elim kanda sözümü tuttum. Ama gel gör ki... Hayatın bu son yarım bırakma hamlesi biraz ağır oldu. Beklemediğim bir noktadan darbe aldım çünkü. Ama ne yapalım.

Yandım, kül oldum biraz bekleyip doğarım bir sabah elbet.

16 Kasım hep dünya badem günü olarak kutlanıcak, hep.

7 Kasım 2013 Perşembe

Muz sesleri




       Muz Sesleri kitabında ''Issız yerlerde kendin için bir evren ol''  diyordu Ece Temelkuran.


Bu da bizim sokak. Muz sesleri eşliğinde geceleri uykuya dalıyoruz. Orada görmüş olduğunuz küçük  durakta yıllardır yenilenmiyor. Öyle. Zaten böylede kalsın daha güzel ve özellikli. Otobüsü beklerken elini uzattığında muz ağacına dokunuyorsun.
Burası bana kendimi iyi hissettiriyor.
Otobüsü beklerken ya da canım sıkılıp balkona nefes almak için çıktığımda muz sesleri sesime eşlik ediyor. Güzel notalar çıkartıyoruz sonra. O notalar yeryüzünün her yerine rüzgarla dağılıyor.
Duyuyor musunuz?

Unutmadan bu şarkıyı da buraya(tıkla) bırakıyorum. Günü güzelleştirme etkisi var kanımca kendisinin.