Translate

28 Ocak 2012 Cumartesi

ters oran

Kadının şişesindeki alkol azaldıkça gözyaşları artıyordu.

27 Ocak 2012 Cuma

siz bilmiyorsunuz! ben. yani çocuk kadın. büyümeyerek hayata hareket çekiyorum.

23 Ocak 2012 Pazartesi

''korkma bu gece gökyüzü dantel gibi''

Karanlıktan çok korkarım ben. Kaçtığım her şey gelir yanıma, yatağımın her tarafını doldururlar. Işık dolunca odaya kaybolurlar teker teker ya da yanımda ışıklı biri yatınca. Kafam karıştığı günler kabuslar içerisinde uyanırım gecenin orta yerinde uykudan. Sonra karanlıkla burun buruna gelir hava aydınlanana kadar uyuyamam.
Hayal ediyorum bazen. Kabuslar içinde uyansam yine gecenin orta yerinde uykumdan. İçeriden tıkırtılar gelse. Sese gitsem. Sevdiğim adam kendisini kaptırmış bir şey üzerine çalışıyor, düşünüyor olsa. Kapıya yaslanıp ona baksam. odada hafif bir ışık olsa. Sonra kapıya yaslanmış beni fark etse. Gülümseyip bana ''ne oldu korktun mu yine'' dese ben de uyku mahmurluğu, kabusun telaşıyla başımı sallasam. Gidip güzel bir müzik açsa, koltuğa oturup ''gel yanıma'' dese. Başımı dizlerine yaslasam. Üzerime battaniye örtse. Saçlarımla oynamaya başlasa, ona gülümseyip gözlerimi kapatsam.
''Ölsem, eksiksiz ölürdüm.''

tık

15 Ocak 2012 Pazar

Mızıkam benim canım, notaları canımın çekirdeği. Yaşadığımı unuttuğumda nefes alıp veriyorum ona ve bana '' yaşıyorsun, bak çokta güzel yaşıyorsun'' diyor.

Bir zamanlar pia yaşıyordu.

Ve ellerimizin poşeti tutma bahanesiyle ilk buluşması  fotoğraf karesine yansıyordu. Utanıyorduk.Çocuk gözlerimizde ışıltılar. Nasıl anlatmalı? Anlatılmayacağına inanıyorduk. Biz o an'a o fotoğraf karesinde hapsolup, eksiksiz ölüyor, sonsuza kadar yaşıyorduk.

10 Ocak 2012 Salı

8 Ocak 2012 Pazar

Zerdaliler

''benim bencilliğim yüzünden hiç hak etmediğin bir şekilde kendini suçladın, hatta bazen nefret ettin kendinden. görmemezlikten geldim yine bencilce davranarak. yok saydım. özür dilerim ''


Fidel...
Varmışsın bir zamanlar,
Ellerin kuşmuş,
Saçlarıma dokunmuş,
Kalbime kanadından bir tüy düşmüş,
Onu mürekkebe batırıp, seni kelimelere dönüştürmüşüm.
Sonsuza inanmışım.
Varmışsın bir zamanlar,
Suya masallar yazdırmışsın.
Sonra yitirilmiş bir ezgiye dönüşmüşsün.
Kendimi suyun altına atmışım.
Bir hayli nefessiz kalmışım.
Bir telaş yüzeye çıkmışım,
Nefes almak artık hediyeymiş
Mutfağımda,
Yalnızlıklı kek yaptım fırında
Gözyaşılı ve gülücüklü bir kahvede yanında
Eksik bir şeyler vardı ama tatlarında.
''Affetmek' i ekledim hemen kek hamuruna
Şimdii..
Geçmiş, geçmiş,
Kekim bak nasılda  güzelleşmiş,
Gel sen de ye,
Ellerin artık dostum.
Küslüğümüzü de  şu saatten sonra bozdum.
'Unut geçen eski günleri bunca yıldan sonra nasılsın?''



7 Ocak 2012 Cumartesi

Mavi Kuş

Kanatların, odandaki mumların ve perdelerin hep açık olsun olur mu bana? ''Hep'' yoktur biliyorum ama ''olur'' dersen inanırım buna. Ayrıca limanda şarap içmek kutsaldır.Dalgalanıp durulmak gibisi var mı?  Peki ya yağmurun yağışını görmek sokak lambalarından seni dinlerken( buna bazen inanmasanda)? En güzeli de sohbetin sonrası ağzımda kalan tat...
Limanda şarabını yudumlarken; uzaktan geçen gemileri izleyip, gitmeye niyetlenmek. Attilla İlhan'ın dizelerini duyup, martılarla çoşup, denizin tuzuyla karışmış rüzgar saçlarına karışırken derin bir nefes alıp gidememek ve gidemeyeceğini bilip yine de inatla her gemi geçişinde gitmeyi hayal etmek gibi... Beni anlıyorsun değil mi?
 Uzun lafın kısası efendim teşekkür ederim.

Gecenin anısına bu da benden sana.(Tıkla)

Not: Karanlıktan korktuğum için salonun lambasını açtığını yeni fark ettim, bu cümleleri yazarken yani. (Bazen oluyor bana bir cümlenin, bir zamanın tam ortasında anlayamadığım şeyler sonradan anlamlanıyor. Beni ne yapmalı? Belki de gemilerle göndermeli...)

4 Ocak 2012 Çarşamba

Sevgili sevgilim...
uzun süredir hiç bir mektubum böyle başlamıyor. Başlasında istemiyorum aslında. Sana özel ve güzel cümleler biriktiriyorum. Sana ulaşsın o mektup istiyorum, sadece sana. Bu yüzden bir süre daha beklemesi kafidir.
 Saçlarımı uzatıyorum sonra. Dizlerinde daha güzel dağılsın, ellerine yakışsınlar diye. Güzel melodiler dolduruyorum kalbime sen geldiğinde daha güzel yerleş diye. Yalnızlığa dair uzun uzun düşünüyorum yollarda, ellerimi kış günlerinde biraz daha üşütüyorum. Geldiğinde avuçlarının içinde yavaş yavaş ısınsınlar ve sokaklarda en kalabalık hallerde yürüyelim diye. Şimdi sen bilmezsin beni, ben de seni. Bazen okuduğum güzel bir cümlede, dinlediğim güzel bir melodide ya da şahit olduğum güzel bir manzarada heyecanlanıp seni arıyorum. Bazen konuşuyoruz da. Ama farkedemiyoruz.
 Kafanı gelmeden önce istediğin kadar karıştır ama bana geldiğinde ne istediğini bil olur mu? Ben seni beklerim, hep beklerim hem de. İstediğin zaman gelme özgürlüğüne sahipsin yanıma. Sadece ne istediğini bil ve güç topla. Cıvıltılı bu parka bazen kış uğruyor çünkü. Bunu da unutma. Ve senin bütün kışlarında seve seve kalırım. Sadece istediğim şu soğuğunda beni öldürme.
Şimdi her şey bir köşede birikiyor, seni bekliyor.
Uzun lafın kısası ''bekliyorum, öyle bir hava da gel ki vazgeçmek mümkün olmasın.''
Sevgiler
Sevgili sevgilin

Senin için bu pakette aç istersen :)
yazmak istiyorum. birde başımın üzerine oturan dünya kalksın. fena ağrı yapıyor.