Translate

31 Ağustos 2012 Cuma

diliyorum

Sevgili Dünya Barış Günü,
Bugün insanlar sabahına güzel uyansınlar. Mesela hala kin tutmamanın aptallık olduğunu düşünerek değil. Kelimeler güzel anlamlara çıksın. Kahvaltı masalarında huzursuzluk yaratan cümleler kurulmasın. Haberler iç karartmasın.
Mesela bugün kadınlar dayak yemesin, mesela bugün cinsel tercihleri yüzünden insanlar ötekileştirilmesin-öldürülmesin, mesela cinsel tercihleri farklı her insanın seks kölesi olmayacağı farkedilsin, mesela her dilde, dinde, ırkta gökyüzünün aynı gökyüzü, çocukluğun aynı çocukluk olduğu ve bu durumların yetişkin olmakla, karada yaşamakla değişmeyeceği anlaşılsın.
İnsanlara sevmeyi öğretsek. Güvenerek, cesaretle sevmeyi. Sevmenin, affetmenin, saygı duymanın daha cesaret istediğini ve gece yatağına uzandığında uykuya huzurla göndereceğini anlatsak.
Bugün insanlara anlatsak, bugün insanları dinlesek, bugün ötekileştirdiğimiz ne varsa dinlesek-anlasak.
Sence de güzel olmaz mı?
Ben inanıyorum.
Hala...


27 Ağustos 2012 Pazartesi

beni iyi niyetinle dinle ve anla

  Önce geç otur şöyle. Kendini sorguladın mı bilmiyorum ama ben sorguladım. Sorgulamam arasında senin iyi bir insan olduğun, bana öğrettiğin güzel şeyleri düşündüm. Mesela gece korktuğumda koluna yapıştığımda bana verdiğin güven duygusunu, beni sıkılmadan saatlerde dinlemeni ve pek çok şeyi. Güzel bir son düşündüm ikimize. Bitti dedim. Bittiyse güzel bitsin. Söylensin, iyi niyetler ve dilekler sunulsun. Yoksa ben insanın doğum gününde laf sokmaya çalışacak bir insan değilim. Hala sorguluyorum kendimi. Böyle bir anlam içeriyor muydu? diye. Çünkü amacım bu değildi.

  Ama haklısın. Ben insana laf sokmak için pusuda doğum gününü bekleyen, laf arasında laf sokuşturan bir insanım. İnsanın özel günlerine özel sorunlarımızı sokacak kadar saygısızımdır üzerine afiyet. Öyle başka zamanda bunları söylemem. Pat doğum gününde söylerim. Samimi(yetsiz)ce ''iyi seneler'' diyemem.

Ama bence bir düşün sen. İçimde sana karşı kin olsaydı başka zamanda söylerdim bunu. Laf arasında sokuşturmaya çalışacak kadar kaçak güreşmem.

Sadece GERÇEKTEN iyi niyetle son dileklerimi sunmaktı amaç. Kötü konuşacaksam bir insanla konuşmam zaten. Bu kişi hele ki bir eski dostsa.

  Sen bu sonu beğenmedin. Başka bir son yazdın. Bence bize yakışmayan bir son. Bence mesajımı tekrar oku. Bizi düşün. Benim karakterimi herşeyden sıyrılıp bir düşün. Hala kötü niyet görüyorsan tamamdır.

Hoşçakal.


Not : Bu teşekkürün anlamını duymayacak olsan da bunu bir köşeye koyuyorum
''her şey için teşekkürler''.
Not 2: madem iletişim bu oldu kendimi böyle ifade etmek istedim bilmem anlar mısın?

Son cümlelerim Murathan Mungan'dan gelsin sana:

''iyi ol, sağ ol, uzak ol.
 ama bir daha görme beni''

20 Ağustos 2012 Pazartesi

ufuk çizgisinde büyük harf yok.


buralarda eller çalışmıyor. beynin verdiği komutlar eşyaları ve daha pek çok şeyi hareketlendiriyor. mesela şu an kaleme dokunmadan bu cümleleri yazıyorum. işte bu yüzden kurduğum her cümle birazcık eksik. ellerimizin yazarken bu kadar değerli olduğunu bilmiyordum.önemli olan hayal gücü derdim bana sorsalar. hatta işin içinde ellerim olmasa yazılarımda kendimi daha iyi ifade edeceğimi, düşündüğüm her şeyin direkt kağıda aktarılmasının benim için avantaj olacağını söylerdim ama yok malesef öyle olmuyor. her bir harfi hissetmeden ve ellerini yormadan; hikayede tam olarak ''sen'' olamıyorsun. ellerim kıpırdamalı, teker teker sevmeli hayal gücünden çıkan harfleri kağıtla buluşmadan önce. yoksa yazım, ııh. cık!.. nasıl desem sana? heh! ellerini sevdiğinin vücudunda gezdirmeden, onu okşayıp sevmeden,  nasıl sevişirsen işte ellerini kullanmadan yazmakta o kadar hayvani.

neyse efendim...

burası ufuk çizgisi. hayallerinin yanında olduğu nokta.  güneş uçurtmam, deniz yuvam ve yine de ben kumsaldan burayı izlemeyi çok özlüyorum.