Translate

30 Kasım 2015 Pazartesi


Ben o romanlardaki kadınlardan değilim olamam da sanırım. Ya da şiirlere konu olacak hiç bir harikalığım da yok. Kendi masalımın cücesiyim daha fazlası değil. Yeni birisi ile tanıştığımda da demek istiyorum ki " bak canım arkadaşım kimse kimseden efsaneler yaratmasın,  kimse kimseyi de kandırmasın. Epi topu insanız nihayetinde. Mutluluk fotoğraflarımızı paylaştığımız  bu sosyal medya bile en çok tuvalete girdiğimizde oyalanmamız için işimize yarıyor. Sen beni en aciz yerimden, insanlığımdan sev. Fazlasını düşünüp ne bana bir sorumluluk yükle ne de sonunda sen bir hayal kırıklığına uğra."


Kendime yüklenmiyorum burda sende böylesin, o da , bu ve şu da. Kendimize de karşımızdakine de bir dünya kuruyoruz. Yeri geldiğinde o kurduğumuz dünyanın düzenine göre hareket etmediğimizde kendimize bile düşman oluyoruz. Al sana faşizanlık.

Neyse çok konuştum bir yerde okudum. Çok sevdim gitmeden şuraya bırakıp sözü kaçıyım " başkasının size Çiçek vermesini beklemeyin,kendi bahçenizi kendiniz yaratın"

Sevgiler.


🍀

31 Ocak 2015 Cumartesi

gece maddesi

* O kadar spor yapıp sonra gidip avuç avuç çiğ fıstık yiyorum. Korkarım kilo alacağım matmazel. Ayrıca karnım ağrıyor çiğ çiğ yediğim için.

* Bugünlerde hayat renkli telaşlarla doldu. Güzel insanlar ve güzel işler... 

* Daha donör olmadığım için bana kocaman bir yuh. Çok kızıyorum kendime neden kan vermekten korktuğun için bu bencilliği yapıyorsun diye. Lütfen elimden tutup birisi götürsün beni.

* Bana masal anlatma filmini 2.kez izlediğim doğrudur efendim bugün. İçimdeki mahalle aşkını o film sayesinde tatmin ediyorum sanırım. 

* Ben aslında şehirlere ait olmayı pek sevmem. Bunun gezgin ruhu törpülediğini düşünürüm. İnsanı gitmekten alıkoyduğunu falan. Ama Antalya'da yolda yürürken o kadar iyi hissediyorum ki kendimi anlatamam. şaşırıyorum kendime" burada aslında hep yaşaayabilirim planları "yaptığım için.

*" Hep" koca bir yalan :)

* Geçen gün ta lisedeyken yazmış olduğum bir mektuba rastladım.Tabi ki gönderilmemiş bir mektup. Mektup biterken de o zamanlar çok sevdiğim dizeleri eklemişim. " bak bu şiirin tamamını değilde bu kısmını çok seviyorum. Hatta okudukça güç buluyorum" diye. Yine okudum. Yine sevdim dizeleri. kokum sinmiş. yaşanmışlıklarım ve unutmalarım ve hayata akışım sinmiş. hadi buyrun:

ardından kaldırıyor başını ve hatırasını
tabiata dönüp
'affedersiniz ama, yanınızda fazla aşk var mı'
diye soruyor.

siz bir kelebeğe tutunuyorsunuz telaşla, onu incitmeden,
kelebek telaşla geldiği tırtıla tutunuyor

insan bu, azat etmek de gerek
korkmayın, unutuluyor!

29 Ocak 2015 Perşembe

küstüm çiçeği

'' Küstüm çiçeği insanlık seni anlasın diye yaratılmış. Bazen fazlasıyla boğucu oluyorsun. Kaçıp gitmek istiyorum senden. Ama sonra durup sana bakıyorum. Alınganlığının temelinde kaçışlarını, kalışlarını, kaybetme korkunu ve tutkularını görüyorum. Kalıyorum. Belki her seferinde kırıldığın şeyi tamir edemem. Ama küstüm çiçeğine su verip de yapraklarını açtırdığın  gibi ben de sana sarılırım. Geçer o zaman bilirim. Geçtiğini bildiğim için...'' 

Beni sakinleştirip, ikna etmek için konuştukça konuşuyordu. Sanırım neden gitmediğine dair kendisini de ikna ediyordu böylece. Sahildeydik.Başımızın üzerinden martılar geçiyordu. Ben onu izliyordum. Onu izlemeyi seviyorum. Saçları parlıyordu. Saçlarına dokundum.Ellerime güneş bulaştı. Bana sarıldı. Yapraklarım açıldı.