Translate

30 Mayıs 2012 Çarşamba

Sınavlar var. Sanırım üniversite hayatımın en stresli dönemi oluyor şu sınav haftaları. Hele 2. dönemin finalleri beni çok korkutuyor. Nilgün Marmara'nın o güzelim cümlesi geliyor aklıma böyle zamanlar da, kendimi cümlesiyle özetliyorum:

''paniğini kukla yapmış hastalıklı bir çocuğum ben''
Bir başkasının cümlelerinin seni özetlemesi yazmanın mucizevi bir sihir olduğuna inandırıyor mu sizi de?

Karmaşık ama bir o kadar düğümlerin teker teker kendi kendisine çözüldüğü bir dönemden geçiyorum. İyi ki...
Kapanıyorum, açılıyorum, gökkuşağı açıyorum.
Bir de insan  çalışma masasında ders çalışırken yazıyor. Çalışmak dışında herşeyi yapıyor, düşünüyorsun. Sorguluyorsun, susuyorsun. Birde gökyüzünün de değişen ruh hallerinde size eşlik ettiğini görüyorsan o çalışma masasında of of :)

Buyrun bir saat içinde çalışma masamın penceresine yansıyanlar:








sevgiler...
:)



18 Mayıs 2012 Cuma

Şehre bakıyorum. O bana bakıyor. Şehrin ışıkları içime doluyor. Bir şehri sevmek... Bir adamı sevmek... Anlatıyorum. Kırgınlıklarımı, her şeyi. Sanki ona anlatayım da o da bana sonunda sarılsın diye kırılmışım şimdiye kadar gibi hissediyorum. Ona sarılınca tam kalbinin hizasına geliyorum. Sarılmamız boyunca kalp atışlarını duyuyorum. Onun kalp atışıyla benim kalp atışım birleşince Dünyanın en güzel melodisi çıkıyor. Ben onunla spermden bebekler, tohumdan ormanlar yaratıyorum her gün. Baktıkça çoğalıyorum, yaşamı içimde çoğaltıyorum. Kokumuz birleşsin her sokak başına sinsin.