Translate

27 Şubat 2012 Pazartesi

Fasülye

Sonra yürüdüler, Öndekiler yani. O arkada kaldı, Ellerini cebine soktu(fotoğraflarda ellerini nereye koyacağını bildiğinde güzel çıkarsın.eller güvenin kaynağıdır.o an orada ellerinin kaybolması gerekiyordu) hava soğuktu, Marmara soğuğu içine işliyordu. Yanından anne kız geçti. Annelerin çocuklarının kaç gram doğduğunu unutmaması ona hep mucizevi gelmişti.
Hassasiyet?
 "Seni seviyorum, bir annenin çocuğunun kaç gram doğduğunu bilmesi gibi hem de" diyeceği birilerini aradı.
Arkada kalmıştı, Kimseler yoktu etrafında. Öndeki kalabalık tanıdık yüzlerdi sadece.
Kimseler yoktu.
Yalnızlık?
Hava soğuktu, Elleri yoktu. Küçük bir çocuğu durdurup ''beni bir pamuğun altına hayat bilgisi deneyinde ek'' demek istedi.
 Kimseler yoktu ve elleride tabi ki.
O gün fasulye orada bir mektup yazdı, cümlelerini rüzgara saldı elleriyle birlikte. Bir pamuk bulsa büyürdü belki, küçücük kaldı.

22 Şubat 2012 Çarşamba

Ben bugün Çınar'ın kalbine dokundum. Kalp atışları hala avucumun içinde. Bundan sonra avuçladığım herşey bir kat daha güzelleşecek.
:)

18 Şubat 2012 Cumartesi

''olmuyorsa olmuyor''

Bazen hayatıma bazı kelimeleri ve ya cümleleri sokuyorum. Joker gibi. Tam sıkıştığım bir anda söylüyorum anı ve ya kendimi kurtarıyorum.
''öyle işte''
''hayat''
bunlara örnek olarak gösterilebilir. Son zamanlardaysa sorgulamaktan yorgun düşmüş beynimin joker olarak bulduğu yeni bir şey var:
''olmuyorsa olmuyor'' Kabullenen bir tavrı var bu cümlenin.
Kabullenmek rahatlıktır. Rahatlıktan öte erdemmiş.
Sevgiler...