Bir gece evvel ''artık ayrılmalıyız'' diye başını yastığa koydu. Yıpranıyordu, yıpratıyordu. Ama lanet olsun başka bir adama dokunduğunu düşünemiyordu.Onsuz hayal kuramıyordu.
O sahilde, o dolunayın altında, o mavi bakışların ışığında ''daima''ya inanmıştı. Ama olmuyordu işte daima yıpratıyordu onları.
Sabah oldu tekrar tartışmaya başladılar. ''gelmiyorum yanına bu yılbaşında'' dedi adama. Adam ''geleceksin!'' dedi. Sustular bir süre.sonra ''belkide sonsuz diye bir şey yoktur ha ne dersin?'' dedi kıza adam. Zaman dondu bir anda. Akmadı, akmayacaktı artık. ''Daima'' kırıldı o anda. Bir şey diyemedi bir süre sonra ''belki de'' dedi.
Sonra ağlamalar ve ayrılık vakti geldi. '' bırakma beni, gönderme dünyaya'' diye yalvardı son kez kız. Dolunaydan Dünyaya düştü hemen ardından.
Yeni bir yılın eşiğindeler. Babasını arıyor kız. Ağlayarak ''lütfen oraya geleyim bilet al bana nolursun'' diyor. Onları özlediği için ağladığını düşüyor babası.Küçük kızının öldüğünü anlayamıyor
Sonrasını pek hatırlamıyor kız o günlere ait.
Sadece evine giderken terminalde görüyor kendisini. Yanında kocaman bavulu, oturmuş kalmış o masada. Otobüs saatini bekliyor. Otobüs kaza yapsın ve tek ölen ben olayım diye dualar ediyor. Karşısına noel anne elbiseleri giymiş ucuz kadınlar oturuyor.İzin bile almadan pat diye. Bir adamı anlatıyorlar. İş arkadaşlarıyla fingirdeşmesini. Kadında az aşifte değilmiş hani bak bak!!!!!!!!!
''neredeyim ben!?'' acısını dibine kadar hissediyor.
Evine ulaştığında annesinin bakışını hatırlıyor sonra.
Ağır geliyor çok ağır.
Bir daha o adamı öpememek, yanında uyuyamamak, onunla gülememek, kış günlerinde onunla ısınamamak, onunla sokaklarda aylaklık yapamamak, geleceğe dair hayaller kuramamak, ona yemek yapamamak, Haziran'ı onsuz yaşamak, onsuz yolculuklara çıkmak...
Çok inanmıştı, çok savaşmıştı hayalleri için. Hatta ilerlediği yollar vardı da.
Her şey o kadar ağır ki.
Aradan yıllar geçiyor, yeni bir yıl geliyor. Kız biraz daha büyüyor. Yeni insanları deneyimliyor. Yeni göz renklerine karışıyor gözleri. Ve kızın bavulu tekrar toplanıyor. Şimdi kızın içinde tuhaf bir korku. Olaylar, acılar canlanıyor beyninde. Halbuki... olmaması lazım anlıyor musun? Çok yol gitti. Oluyor ama. Çaresi yok. Başını eğiyor önüne. Kimseye söylemeden unutamadığını o adamı ve asla unutamayacağını paşa paşa acısını yaşıyor.
Aklında bir yaz akşamı, vakitlerden güneşin batış vakti, iklimlerden Akdeniz, dizinde sevgilisi, ellerinin arasında kumral saçları, birbirlerine bakıyorlar uzun uzun. Uzun yollar tepip, hayata dair ne varsa savaşıp, kavuşmuşlar sonunda. Birden nereden geldiklerini anlamadıkları bir müzik doluyor sahile, adam elini uzatıp yanağını okşuyor kadının. Gülümsüyolar birbirlerine. Ve müzeyyen senar 'ın şarkılar seni söyleri tüm sahile doluyor.
Daima vardır bayım! bunu böyle biliniz. Bu ilişki de yılbaşı öncesi soğuk bir kış gününde değil, sahilde eliniz yanağımdayken sonlandı.
Huysuz ve tatlı kadınınızdan sevgiler, saygılar...